Friday, January 30, 2009

Para ve Alışkanlıklarımız

Para sizin için ne ifade eder bilmiyorum ama benim için özgürlüktür. Yeteri kadar paranızın olması sizi sevmediğiniz işlerde ömür tüketmekten yada istemediğiniz ilişkilere girmekten korur. Hesabınızda paranız olduğu zaman bilirsiniz ki, en azından bir süreliğine yarın ne yiyip içeceğinizi, faturaları nasıl ödeyeceğinizi düşünmeden, yaşadığınız andan huzur duyabilirsiniz.



Son dönemde takip attiğim yabancı bloglar ve sitelerde gündemdeki ana konulardan biri ekonomik kriz. Herkes bir şekilde bir yol yordam bulup bugünleri en az hasarla atlatmak derdinde. Biz de ise, herhalde başbakanımız kriz bizi teğet geçecek dediği için olsa gerek, kriz sanki gazetelerin ve dergilerin ekonomi sayfalarında kalmış gibi.



Bu konuda okuduğum öneriler yüzlerce, ama en hoşuma gideni ve uygulamaya koyduğum ise sadece üç maddelik ve para harcama alışkanlıklarımızı değiştirmeye yönelik.



1) Bir gün hiç para harcamayın: ama evde oturduğunuz bir gün olmasın, uzun bir süreyi dışarıda geçireceğiniz bir gün olsun. Bütün bir günü dışarıda geçirdiğim günlerde denedim ama gerçekten çok zor ve şimdilik başaramadım. En iyi günüm sadece kredi kartımda biriken para puanları harcamak oldu ama oda sayılmaz herhalde.



2)Bir hafta kredi kartı kullanmayın: Bu çok daha kolay. Nakit para ile alışveriş yapmak, insanı kesinlikle iki kez düşündürtüyor.



3)Bir ay dışarıda yemek yemeyin: Zorunlu giderleri çıkardıktan sonra, keyfi giderler arasında bizim ailede en büyük hisseyi, dışarıda yaptığımız yiyip içmeler ve atıştırmalar tutuyor. Hele bir yürüyüşe çıkıpta, çay kahve içmeden dönmüşlüğümüz yok gibi. Ufak tefek de olsa sonuçta bayağı bir yekün tutuyorlar. Çay kahve içmeden dönmek biraz zor ama şimdilik en azından yemek ve atıştırmalardan vaz geçip evde daha düzenli yemek yemeye çalışıyoruz ve bir aylığına dışarıdan pizza ve pide siparişi vermekten de vaz geçtik. Ya sizin en büyük keyfi gideriniz nedir? ve ondan bir aylığına vaz geçebilirmisiniz?

4 comments:

Basak said...

Çook uzun zamandır kendimi ıslah etmeye çalıştığım bir konu hakkında yazmışsın. O nedenle düşüncelerimi ve pratiklerimi paylaşmak isterim: Tüketim toplumunun gönüllü bir üyesi olaak yaşadım yıllar yılı, çok hovardaca harcadım. Sonra bir "ayma" noktasına geldim. bir anda değil, yavaş yavaş. böyle gidersem sonumun hiç de hayılı olmayacağını anlaşmıştım. Hani sana iyi gelmeyen bir şeyi farketsen de onu yapmamayı hemen beceremezsin, eğer isteğin fazla ise yavaşa yavaş o yola girersin ama. İşte bu yavaş yavaş dikkat etmeler sonunda "yavaş yavaş" sonuç vermeye başladı:) Benim ilk yaptığım şey neredeyse 10 yıldır sürdürdüğüm taksitli alışverişi (çok elzem büyük kalemler hariç) kesmek oldu. Kitabı, giysiyi vs. taksitle almak bütçedeki en büyük risk, çünkü geleceğe ipotek koyuyor. Sen aldığını eskittiğinde taksidi bitmemiş bile olabiliyor:) ayrıca taksidi çok az diye diye bir çok kalem için taksit yapılınca, yekünü korkunç bir rakama varabiliyor.

Senin listende bir süredir yapmayı becerebildiğimiz şey dışarıda daha az yemek yemek. Her bahanede dışarıda yemeyi-içmeyi severdik, ben öğlenleri de sık sık (ofiste yemek olmasına rağmen) keyfe keder yemeğe sık giderdim. Akşamları evde yemek yapmaya üşenip dışarı gittiğimiz veya eve getirttiğimiz de çoktu. Bunları sınırladık, keyfiten taviz vermedik ama, yine gidiyoruz yemeğe dışarıya, beğendiğimiz yerlere, uzun uzun keyif yapmaya. Ama sırf üşengeçlikten olanından tamamen vazgeçtik.

Gün boyu hiç para harcamamak biz şehirde yaşayanlar için en büyük kafa tutma. hele ki işyeri benim gibi çarşının ortasında olanlar için. Ben bazı günler bunu başarıyorum, takip ediyorum kendimi, kolay değil ama imkansız da değil.

Ayşegül Taştaban Erzincanoğlu/ Behçet said...

Sevgili Başak,
uzun uzun ne kadar güzel yazmışsın geçirdiğin aşamaları. Hele kredi kartları konusunda sana tamamiyle katılıyorum. Zaten eski bir finansçı olarak çok uzun zamandır kredi kartlarının efendisi olmayı hep savunuyorum.

Bir de çalıştığım günlerde ki öğle tatillerimi getirdin aklıma. Neredeyse mecburmuşum gibi her gün ya Akmerkez'deydim ya da Metrocity'de. Tabi sonrasında yanımda mutlaka bir kaç tane torba ile ayrılırdım.

Butterfly said...

aynen uygulamaya başlamıstım ki 3 gun once yazınla karşılastım sevgili Aysegul, ben de bir aylıgına dısarda yemek yemekten, sacma sapan alısverıslerde kredı kartı kullanmaktan ve atıstırma trafıgınden vazgecıyorum 1 aylıgına bakalım ne kadar param artacak:)

Alp ve Ege'nin Annesi said...

Ben hep tutumluyumdur, iyiye kaliteye para verip, SIK almayanlardanim, ama kocamin CD calarlarinin giderlerini bir durdurabilirsem yeter de artar bile...